Yolcu Araçları Motor Yağlarındaki Gelişmeler: Evrilen Motor Teknolojisi Sürüş Değişikliği
Son birkaç yılda araçların ne kadar çok değiştiğini düşünün. Akla gelebilecekler, tüm yeni elektronik, akıllı sensörler, sürüş asistanları ve daha fazlası ancak en az fark edilenler ise, kaportanın altında meydana gelen önemli değişiklikler.
Motor teknolojisi, üç faktöre cevaben çok hızlı bir şekilde evrim geçiriyor:
- Karbon emilimini azaltmak için yasal ve sosyal baskı
- Tüketicilerin maliyet tasarrufu sağlayan daha düşük yakıt tüketimine yönelik isteği
- Birinci ve ikinci maddeyi yerine getirirken daha fazla motor gücüne olan talep
2025 yılına kadar Birleşik Devletler, litre başına 23,2 kmlikbir Kurumsal Ortalama Yakıt Verimliliği için bir şartı koyacak. Bu; her aracın bu standardı karşılamak zorunda olacağı anlamına gelmiyor ancak her üretici, büyük SUV’lar ve pikaplardan küçük hibridlere ve elektrikli araçlara kadar kapsayabilecek tüm filolarında ortalama olarak bu şartı yerine getirmek zorunda. (Karşılaştırma için, ortalama bugün 15,1km/l.)
Daha büyük bir yakıt ekonomisi sağlamanın önemi, yeni motor teknolojilerine yön vermektedir. Özellikle üç teknoloji eğilimi, dikkat çekmektedir:
- Doğrudan Benzin Enjeksiyonlu (GDI) – emme subabından ziyade doğrudan silindir yanma odalarına yakıtın yüksek basınçlı enjeksiyonunu kapsamaktadır. GDI’nin popülaritesi artmakta olup birkaç yıl içerisinde pazara hakim olması beklenmektedir. 2021 yılına kadar GDI donanımlı hafif araçların Kuzey Amerika’da üretim piyasasının %71’e tekabül edeceği öngörülmektedir.
- Turboşarjlı – yarış ve yüksek performanslı spor arabalarda bulunur özellikle de gücü arttırmak için egzoz gazlarını geri dönüştürürler. 2015 itibariyle yeni araçların %21’inde olan Turboşarj, daha da yaygınlaşacak olup 2025 yılına kadar yeni arabaların %80’inde bulunması beklenmektedir.
- Küçülme – bazı motorlar, yakıt etkinliğini geliştirmek amacıyla kütle ve ağırlığı azaltma çabaları içerisinde yaklaşık bir litre kadar küçülecektir (ki bu bir valize sığacak kadar küçüktür). Yine de önemli olan, bu motorların güçten ödün vermemesidir. Yeni altı silindirli motorlar, dünün sekiz silindirlinin beygirgücü muadilidir ve modern dört silindirli, bir zamanlar altı silindirlinin gücünün sunmaktadır.
Tüm yeni teknolojilerde olduğu gibi, bu teknolojide de gelişim sürecinde sıklıkla geçici aksaklıklar olmuştur; bu gelişen motorlarda kaçınılmazdır. Güçten ödün vermeden daha tasarruflu motorlar geliştirmeye çalışma aşamasında üreticiler, LSPI (düşük hızda erken ateşleme) adı verilen bir şeyle karşılaştı - bu; yanma işleminde zaman içerisinde motora ciddi zarar verebilecek, istenmeyen ve kontrol edilmeyen bir erken ateşlemedir. Bu çok sayıda garanti talepleri ile sonuçlanmakta olup sizin de tahmin edeceğiniz üzere OEM’lerin küresel olarak kabul ettiği ve American Petroleum Institute ve Chevron dahil büyük madeni yağ üreticilerinin üzerinde çalıştığı büyük bir sorun. LSPI, büyük ölçüde, önemli motor gelişimlerinin tek bir pakette birleştirilmesinin bir sonucu. Teknolojilerin oluşturduğu bu kombinasyonlar, motoru daha yüksek bir dereceye baskılamakta ve daha iyi bir koruma için gelişmiş bir motor yağına ihtiyacına neden olmaktadır.
Daha küçük GDI ve turboşarjlı motorlar, daha çok ısınır ve daha ağır şartlarda çalışır ve daha yüksek bir güç yoğunluğuna sahiptir bunun anlamı da yağın parçaları korumak için çok daha fazla çalışmak zorunda kalmasıdır. Daha yeni motorlar için istenilen yağ türlerindeki önemli gelişmeleri görme sebebimiz de bu. OEM’ler, daha ince viskozitelere doğru ilerliyor çünkü bunlar daha az sürtünme veya direnç üretiyor ve bu nedenle de daha iyi yakıt ekonomisi sağlıyor. Her ne kadar bir 5W-30 viskozitesindeki yağ, şu an en popüler olsa da bu değişiyor ve üstelik büyük çapta. Endüstri, 2025 yılına kadar toplam Kuzey Amerika talebinin yaklaşık %35’ini oluşturacak şekilde 0W viskozite sınıflandırmaları (şu an toplam Kuzey Amerika PCMO talebinin % birkaçı) öngörüyor.
Gelecek maddede tam sentetik motor yağlarını daha detaylı inceleyeceğiz.